SİZ ELİMİ KANLI GÖRDÜĞÜNÜZ İÇİN KATİL SANDINIZ BENİ LAKİN SIRTIMDAKİ BIÇAKLARI ÇIKARIRKEN KESİLDİ BENİM ELLERİM

(Toplumsal İlişkiler 1856)

كَانَ النَّاسُ اُمَّةً وَاحِدَةً فَبَعَثَ اللّٰهُ النَّبِيّٖنَ مُبَشِّرٖينَ وَمُنْذِرٖينَ وَاَنْزَلَ مَعَهُمُ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ لِيَحْكُمَ بَيْنَ النَّاسِ فٖيمَا اخْتَلَفُوا فٖيهِۜ وَمَا اخْتَلَفَ فٖيهِ اِلَّا الَّذٖينَ اُو۫تُوهُ مِنْ بَعْدِ مَا جَٓاءَتْهُمُ الْبَيِّنَاتُ بَغْيًا بَيْنَهُمْ فَهَدَى اللّٰهُ الَّذٖينَ اٰمَنُوا لِمَا اخْتَلَفُوا فٖيهِ مِنَ الْحَقِّ بِاِذْنِهٖۜ وَاللّٰهُ يَهْدٖى مَنْ يَشَٓاءُ اِلٰى صِرَاطٍ مُسْتَقٖيمٍ  

“Bütün insanlar bir zamanlar tek bir topluluktu. Düşünce ve inanç ayrılıklarına düştükleri için, Allah müjdeci ve uyarıcı olarak peygamberler gönderdi; insanların anlaşmazlığa düştükleri konularda, insanlar arasında karar versin diye O, peygamberlerle beraber, hakikat ortaya çıksın diye kitap indirdi. Oysa kendilerine kitap verilmiş olanlar kendilerine açık kanıtlar geldikten sonra, sadece aralarındaki kıskançlıktan dolayı o kitap hakkında anlaşmazlığa düştüler. Bunun üzerine Allah inananları kendi izniyle onların üzerinde anlaşmazlığa düştükleri gerçeğe doğru yol ve kitaba iletti. Çünkü Allah, doğru yola ulaşmak isteyeni dosdoğru yoluna ulaştırır.” (Bakara/213)

Ah çiçeğim! Güzelim, bi tanem! Bırak artık şu dünyadan incelik beklemeyi. Hele akıllılar içeride akıl hastanesinde, deliler dışarıda gezerken bir de. Akıl hastanesinin duvarına yazılmış o efsane söz şöyledir: 

“Siz elimi kanlı gördüğünüz için, katil sandınız beni. Lakin sırtımdaki bıçakları çıkarırken, kesildi benim ellerim…” 

           Doğan Cüceloğlu; “insan ilişkilerindeki kopmanın temelinde bir tür gürültü yatar. Boşanmaların, kırılmaların, küsmelerin ve evi terk ederek kaçmaların çoğunun altında yanlış anlama ve yorumlamalar, başka bir ifadeyle, psikolojik gürültü yatar” der. Üstad devamla şunları söyler:

           “Günlük yaşamda yorgunluk, yanlış anlama, dikkati başka bir konuya verme gibi nedenlerden ötürü, iletişimde ilişkinlik aksayabilir. Bu tür aksaklıklar süreklilik göstermeye başlarsa, kişinin ruhsal dengesinde bir bozukluk olduğundan kuşku duyulur. Gerçekten de akıl hastalarının iletişiminde gözlenebilen bu özellik, hastalığın derecesi ve türü hakkında ipucu veren en önemli belirtilerden biridir.

             Hayatta çektiğimiz sıkıntıların çoğu yanlış anlama üzerine kuruludur. İletişimdeki muazzam kopukluklar bunun en bariz göstergesidir. İnanın sorunların çoğunun menbaı budur.    

             İnsanoğlunun enterasan sorunlarından biri de ‘hayatta anlaşılamamaktır’ desek, yalan olmaz. İnsan bazen hayatının kavgayla geçip gitmesinden aşırı derecede yorulur. Sadece istediği anlaşılmaktır. Yeter ki önüne kendisini anlayan biri çıksın. Ama onu da bulamaz çoğu zaman yalnızları oynar.

            George Orwell’in; “insan sevilmekten çok, anlaşılmayı istiyordu belki de” sözü, enterasan değil mi? Evet sevilmeyi, sevmeyi istemiyor değil insanoğlu, lakin anlaşılmayı daha çok istiyor gibime geliyor sanki. Ama anlaşılmanın olabilmesi için, karşısında halden anlayan birine ihtiyaç var. Halden anlayabilmek için de, karşıdakini öylece sevmek gerek. Gönlü geniş ruhu gezginlerin onaltıncı kuralı bize şunu öğütler:
“Kusursuzdur ya Allah, O’nu sevmek kolaydır.Zor olan hatasıyla sevabıyla fani insanları sevmektir. Unutma ki kişi bir şeyi ancak sevdiği ölçüde bilebilir. Demek ki hakikaten kucaklamadan ötekini, Yaradan’dan ötürü yaradılanı sevmeden, ne layıkıyla bilebilir, ne de layıkıyla sevebilirsin.”

Şemsettin ÖZKAN
26.07.2025 KONYA

KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com
4-1000kitap.com
5-suskunduvar.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir