SEVMEK NEDİR DİYE SORARSANIZ GÜZEL BİR YERE GİDERSİN “O” DA YANINDA OLSUN İSTERSİN KENDİNİ İYİ HİSSEDERSİN KEŞKE “O” DA GÖRSEYDİ DERSİN SEVDİĞİN BİR ŞEYİ DİNLERSİN ONA DA GÖNDERMEK İSTERSİN İYİ YEMEK PİŞİRİRSİN “O” DA TATSIN İSTERSİN SEVMEK BUDUR ZAMANIN ARTA KALANINDA ANIMSAMAK DEĞİL

(Toplumsal İlişkiler 1941)

وَقَالَ نِسْوَةٌ فِي الْمَدٖينَةِ امْرَاَتُ الْعَزٖيزِ تُرَاوِدُ فَتٰيهَا عَنْ نَفْسِهٖۚ قَدْ شَغَفَهَا حُباًّ اِنَّا لَنَرٰيهَا فٖي ضَلَالٍ مُبٖينٍ 

“Şehirdeki saray çevresine mensup bazı kadınlar, kendi aralarında, “Duydunuz mu? Vezirin karısı, kölesine göz koymuş; onun aşkıyla yanıp tutuşuyormuş. Ne ayıp, âşık olmak için bula bula bir köleyi mi bulmuş? Bize öyle geliyor ki, bu kadın düpedüz sapıtmış!” diyorlardı.” (Yusuf/30)

Mavi düşler adlı sosyal medya kullanıcısı;“sevmek nedir? diye sorarsanız, güzel bir yere gidersin, “o” da yanında olsun istersin. Kendini iyi hissedersin, keşke “o” da görseydi dersin. Sevdiğin bir şeyi dinlersin, ona da göndermek istersin. İyi yemek pişirirsin, “o” da tatsın istersin. Sevmek budur, zamanın arta kalanında anımsamak değil” demesi, sevmenin ne olduğunun eyleme dökülmüş halidir.

         Sevmek, kim olursa olsun, karşındakini her şeyden önce anlamaktır. Anlamaya çalışırsan, sevmeye de başlarsın. Empati yaparsan, karşındakini anlarsın. Sevmek, karşındakini öylece kabullenmek gibi bir şey. Hatasıyla sevabıyla kabullenmek gibi bir şey işte. Tamam yanlışa yanlış diyeceğiz de ama affedici de olacağız. Bunu sadece kadın erkek ilişkileri açısından dile getirmiyorum. İnsan ilişkilerinin tümü yönünden böyle yaklaşıyorum.

         Sevmek paylaşmaktır, karşındakine gülümsemektir, onunla hemhal olmaktır, onun sorununu çözmektir. Her şeyden önce davranışlarında samimi olmaktır. Gösterişe kaçmamaktır. Muhabbet etmektir. 

         Dostoyevski; “sevmek; güzel birinde aşkı aramak değil, bir başkasında; ‘kendini’ bulmaktır” derken, sevmeye bambaşka bir boyut getirir.

         İnsan tek başına hiçbir şeydir. Ama tek başına değilse çok bir şeydir. Bu yüzden kendine ayna olabilecek bir insanı araması gerekir. Çünkü onda kendisini bulacaktır. Onun yansımasıyla kendine gelecektir. 

         İnsan ilişkilerinde sevme boyutuna geçebilmemiz için, her şeyden önce insan verici olmak yani cömert davranmak zorundadır. Karşılıksız vermek zorundadır. Hediyeleşmek, selam vermek bu yüzden ısrarla hadislerde tavsiye edilmektedir. Örneğin; “Selamı aranızda yayın ki, birbirinizi sevesiniz” buyurması, sevgili Peygamberimizin yaşam tarzıdır. Yani sevgiyi hayatın merkezine yerleştiriyor. Musikide altın kural; “aşk olmadan meşk olmaz.”

         Hz. Mevlana; “şu kısacık ömründe sevgiden başka hiç bir şey planlama!” derken tıpkı Fuzuli’nin “aşk imiş her ne var âlemde/ ilim bir kıyl u kâl imiş ancak” yani “dünyada ne varsa aşktan ibaretmiş, ilim bir dedikodudan ibaretmiş” noktasında örtüşürler. İkisi de bu dünyada yatırım yapılması gereken tek şeyin sevgi olduğu konusunda hemfikirdirler.

       Demek istenen o ki, hayat çok kısa, sev sevebildiğin kadar. Şu yarım nefeslik kısacık ömrümüzde sevgiden daha güzel bir şey var mı? Hala bu kavgalar, kinler, nefretler de neyin nesi böyle? Sevmek çok mu zor?

       “Okuyarak öğreneceksin, ama severek anlayacaksın” derken Hz. Şems, karşımızdakini anlamanın yolunun ona değer vermek, kadr-ü kıymetini bilmek yani sevmek olduğunun ısrarla altını çizer. Sevgi her şeyin ilacıdır. Canlılar aleminde yaratılan en önemli şey sevgidir. Sevgi yoksa insan da yoktur. İnsan ancak sevgi libasıyla giyiniktir. Yoksa çırılçıplaktır, vay haline vay! 

Şemsettin ÖZKAN
19.10.2025 GÜZELYALI

KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com
4-suskunduvar.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir