(Toplumsal İlişkiler 1956)

اُو۬لٰٓئِكَ الَّذٖينَ يَعْلَمُ اللّٰهُ مَا فٖى قُلُوبِهِمْ فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ وَعِظْهُمْ وَقُلْ لَهُمْ فٖٓى اَنْفُسِهِمْ قَوْلًا بَلٖيغًا
“(Ey Elçim!) Halbuki Allah, bunların kalplerinde olanı bilmektedir. O halde Sen aldırma, (şimdilik) onlardan yüz çevir, (dert etme, ama) yine de kendilerine öğüt ver ve onlara nefislerini ikna edici “beliğ” (anlaşılır ve vicdanlarında iz bırakır şekilde) açık ve etkileyici söz söyle (ki bu Senin görevindir).” (Nisa/63)
Bahattin Bayraktar’ın; “seni tanıdığım gece mutluluktan uyuyamamıştım. Seni gerçekten tanıdığım gece ise, üzüntüden” cümlesi, tam bir hayal kırıklığı yansıtması açısından enteresan. Vefasızlığın, aldanışın dibe vurması gibi bir şey. İnsan böyle hayatında hep hayal kırıklıkları yaşar durur.
Hayal kırıklıklarımız aslında kendi eserimizdir. Boşuna ona buna sataşmaya da gerek yok. Gerçekten birini tanıma konusunda yanılmışsan bu senin eserindir. Şunu bunu suçlamaya da hiç gerek yok.
Hayal kırıklığı… Bir insanın beklentilerinin boşa çıkması durumunda ortaya çıkan o yıkılmış duygu hali. İnsan çalışır, çabalar lakin tüm o emeklerin boşa olduğunun, gayretlerinin beyhude olduğunun farkına varınca kalbinde fırtınaların estiği anarşik ortamı görünce sefilleri oynadığı o halet-i ruhiyeyi bilmem anlatmama lüzum var mı? Peki işin aslı ne o zaman?
Bu duygu durum insanı her ne kadar yerden yere vursa da, asıl insana koyan, yaşanması mümkün olduğu halde bir türlü yaşayamadığı mutluluklardır. Fyodor Dostoyevski der ki; “aslında insanı en çok acıtan şey; hayal kırıklıkları değil, yaşanması mümkün iken, yaşayamadığı mutluluklardır.” İşte burası önemli.
İnsanın ömrü de hep böyle yaşanması mümkün iken yaşayamadığı mutluluklarla geçmiyor mu? Karı koca, gelin kaynana, öğrenci öğretmen, konu komşu, amir memur, ana kız, baba oğlan vb. say say bitiremeyeceğimiz daha bir çok sosyal ilişkilerimiz güzellikle olabileceği halde hep mutsuzluklar üzerine bina edilmiştir maalesef.
Bakınız hayal kırıklıklarımızın, beklentilerimizin sonucunda oluşan boşa çıkan hallerimizden söz etmiyorum. Rahatlıkla halledebileceğimiz olabilir, imkan dahilinde olduğu mutlu olabileceğimiz halde, mutsuz olmak var ya, işte insanı en çok acıtan, acı veren, acı çektiren şeyler, maalesef bizi melankolik yapıyor. Bir bakıyorsunuz eşler eften püften şeyler yüzünden boşanma kararı alıyorlar. Yahu bir durun hele, kendi kendinize bir sorun bakalım; “nerede hata yaptım acaba?”diye. Belki de probleminizi rahatlıkla çözeceksiniz. Elbette biri hata yapacaktır. Özür dileyecek sen de affedeceksin, hepsi bu.
Şemsettin ÖZKAN
03.11.2025 GÜZELYALI
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com
4-suskunduvar.com