ÖYLE BİR YAR SEV Kİ EVLADIM ELİNDE SU TASIYLA İFTARI BEKLEYEN ORUÇLU GİBİ BEKLESİN SENİ

(Toplumsal İlişkiler 1879)

وَقَالَ نِسْوَةٌ فِي الْمَدٖينَةِ امْرَاَتُ الْعَزٖيزِ تُرَاوِدُ فَتٰيهَا عَنْ نَفْسِهٖ قَدْ شَغَفَهَا حُباًّ اِنَّا لَنَرٰيهَا فٖي ضَلَالٍ مُبٖينٍ 

“Şehirde birtakım kadınlar, “Aziz’in karısı, (hizmetçisi olan) delikanlısından murad almak istemiş. Ona olan aşkı yüreğine işlemiş. Şüphesiz biz onu açık bir sapıklık içinde görüyoruz” dediler.” (Yusuf/30)

Şu evrende en enterasan sevgilerden biri de kadın ve erkeğin birbirine aşık olduğu sevgi türü değil midir? Birbirine yabancı iki insanın + ve – kutuplarının birbirini çektiği türden bir sevgi işte. Lakin bu sevgi evliliğin en saf, doğal, içten ve alabildiğine olan çekiciliğiyle eşleri kuşatan yakınlaşmadır.

           Rum suresinin 21. ayetinde bu huzur ve sekinet çok güzel işlenmektedir: “Kendilerinde sükûnet bulup, huzura eresiniz diye, kendi cinsinizden eşler yaratıp, aranızda sevgi, aşk ve merhamet peydah etmesi de, O’nun varlığının, kudretinin ve yeniden diriltmesinin delillerindendir. Bunlarda gelişmeye devam eden, tefekkür-düşünme ağına sahip, faydalı sonuçlar elde edebilen toplumlar için, Allah’ın kudretini, kurduğu düzeni gösteren deliller, birçok dinî ve sosyal konunun çözümüne işaretler vardır.” 

          Hz. Mevlana; “öyle bir ‘yar’ sev ki evladım, elinde su tasıyla iftarı bekleyen oruçlu gibi beklesin seni” derken, bu birlikteliğin nasıl olması gerektiğini tasvir etmektedir. Öyle güzel bir betimleme ki bu, düşünün Temmuz sıcağında oruç tutan birinin uzun bir günün sonunda iftarı beklediği gibi elinde suyla akşam ezanını beklemektedir. İşte sen de öyle bir eşin olsun ki, evinde seni öylece beklesin diyor.

         Tıpkı Erdem Bayazıt’ın “Sana Bana Vatanıma Ülkemin İnsanlarına Dair” şiirinde anlattığı Anadolu kadınları gibidir bu yar olacak kadınlar;

Kadınlar bilirim ülkeme ait
Yürekleri Akdeniz gibi geniş, soluğu Afrika gibi sıcak
Göğüsleri Çukurova gibi münbit
Dağ gibi otururlar evlerinde
Limanlar gemileri nasıl beklerse
Öyle beklerler erkeklerini
Yaslandın mı çınar gibidir onlar sardın mı umut gibi.

        Bestelenip şarkı yapılan Ümit Yaşar Oğuzcan’ın “Beni Unutma” şiiri de sevginin böylesi dedirtecek cinstendir: 

Bir gün gelir de unuturmuş insan
En sevdiği hatıraları bile
Bari sen her gece yorgun sesiyle
Saat on ikiyi vurduğu zaman
Beni beni unutma
Beni beni unutma
Beni beni unutma

Çünkü ben her gece o saatlerde
Seni yaşar ve seni düşünürüm
Hayal içimde perişan yürürüm
Sen de karanlığın sustuğu yerde
Beni beni unutma
Beni beni unutma
Beni beni unutma

O saatlerde serpilir gülüşün
Bir avuç su gibi içime ey yar
Senin de başında o çılgın rüzgar
Deli deli esiverirse bir gün
Unutma

Bir gün gelir de unuturmuş insan
En sevdiği hatıraları bile

Ben ayağımda çarık elimde asa
Senin için şu yollara düşmüşüm
Senelerce sonra sana dönüşüm
Bir mahşer gününe de rastlasa
Beni unutma

Beni beni unutma
Beni beni unutma

Hala duruyorsa o yeşil elbisen
Onu bir gün yalnız benim için giy
Saksındaki pembe karanfil geç değil
Ve bahçende yorgun bir düş görürsen
Beni unutma

Sen de karanlığın sustuğu yerde

Büyük acılarla tutuştuğun gün
Çok uzaklarda da olsan yine gel
Bu ölürcesine sevdiğine gel
Ne olur Tanrı’ya kavuştuğum gün
Beni unutma

Beni unutma
Beni unutma.

Şemsettin ÖZKAN
18.08.2025 KONYA

KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com
4-antoloji.com
5-musixmatch

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir