(Toplumsal İlişkiler 1629)
يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اجْتَنِبُوا كَثٖيراً مِنَ الظَّنِّؗ اِنَّ بَعْضَ الظَّنِّ اِثْمٌ وَلَا تَجَسَّسُوا وَلَا يَغْتَبْ بَعْضُكُمْ بَعْضاًؕ اَيُحِبُّ اَحَدُكُمْ اَنْ يَأْكُلَ لَحْمَ اَخٖيهِ مَيْتاً فَكَرِهْتُمُوهُؕ وَاتَّقُوا اللّٰهَؕ اِنَّ اللّٰهَ تَـوَّابٌ رَحٖيمٌ
“Ey iman edenler! (Birbiriniz hakkında kötü) Zandan (ve tahmini kurgulardan)çoğunlukla kaçının;çünkü zannın(haksız ve alâkasız olan) bir kısmı günahtır (ve yalandır. Ve sakın) tecessüs de yapmayın (birbirinizin gizli ve ayıp yönlerini araştırmayın). Kiminiz kiminizin gıybetini de yapmasın (arkasından çekiştirmesin.) Sizden biriniz, ölü kardeşinin etini yemeyi sever mi?İşte (nasıl) bundan tiksindiniz. (Öyle ise) Allah’tan korkup (başkalarına kötülük düşünmekten ve küçük düşürmekten) sakının. Şüphesiz Allah, tevbeleri kabul edendir, çok Esirgeyendir.” (Hucurat/12)
Bir sosyal medya paylaşımında; “kasaptan aldığın etin helalliğine gösterdiğin hassasiyeti, gıybet yaparken de göstermelisin. Zira kardeşinin eti de haramdır” denilmesi, ne kadar enterasan değil mi? Gıybet, yani insanın arkadan çekiştirilmesi kasaptan alınan etle karşılaştırılıyor. Neden?
Burayı iyi anlayabilmemiz için yukarıda geçen ayetin ilgili kısmına dikkatlice bakmamız kafi gelecektir: “…Birbirinizin gıybetini yapmayın! Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? Kardeşinizin ölü etinden söz edince tiksindiniz değil mi? Kardeşlerinizin gıybetini yapmak kardeşinizin ölü etini yemek gibidir. Sakın biz iftira etmiyoruz gerçekleri konuşuyoruz diyerek yaptığınız gıybete bahane bulmayın! Eğer sizin konuşmalarınız kardeşinizi incitecekse; konuştuğunuz şeyler gerçek de olsa gıybettir. Kardeşlerinizle ilgili söylemeniz gereken bir şey varsa; gidin kendisine söyleyin ki, yararı olsun! Allah’ın yasalarına uyun! Allah’a karşı gelmekten sakının! Bilerek bilmeyerek yaptığınız hatalardan dolayı Allah’a tövbe edin! Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul eden, çok merhamet edendir.”
Görüldüğü gibi gıybet yapan, ölü kardeşinin etini de yemiştir. Onun için kimsenin ardından öyle rastgele, uluorta konuşamazsın, sallayamazsın. “Vay efendim, söylediğim doğru amma” da, diyemezsin. Doğru olsa zaten, onun adı iftira olacak. Gıybet; birinin arkasından hoşlanmayacağı şekilde konuşmak değil mi? Tıpkı kasaplık et alırken, dikkat ettiğin gibi, birinin gıybet ve dedikodusunu yaparken de, hemen kendini toparlayıp, aynı hassasiyeti göstermek bir zorunluluktur, mecburiyettir, bir Müslümandan beklenen davranıştır.
Öyle ki, adamın günahından haberin olur belki amma, yaptığı tevbeden haberin olmaz. Gıybet öyle bir şey ki, adam düşman edindiği kimseye sevaplarını hediye eder de haberi olmaz.
Hz. Mevlana; “duydum ki gıybetimi yapmışsın, yüzüme konuşmaktan kaçınmışsın. Benim gibi aciz birinden korkmuş, Allah’tan korkmamışsın” derken, arkadan çekiştirenleri yerin dibine sokar.
Peki niçin bu gıybet bu kadar yerden yere vuruluyor? Gıybetin neden bu kadar tehlikeli olduğunu şu hadis çarpıcı bir şekilde ortaya koyar: Cabir ve Ebu Said (r.a) Hz. Peygamber’den (sav) şöyle rivayet ediyorlar: “Gıybetten kaçınınız. Muhakkak ki gıybet, zinadan daha kötüdür. Çünkü kişi, bazen zina eder, tövbe eder ve Allah tevbesini kabul eder. Gıybet yapan kimse ise, gıybeti yapılan kişi kendisini affetmedikçe Allah tarafından affedilmez.”
Şemsettin ÖZKAN
11.12.2024 KONYA
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com
4-1000kitap.com