KADINLARI EL ÜSTÜNDE TUTUN DERKEN TABUTTAN BAHSETMEDİK

(Toplumsal İlişkiler 1626)

يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا لَا يَحِلُّ لَكُمْ اَنْ تَرِثُوا النِّسَٓاءَ كَرْهاًؕ وَلَا تَعْضُلُوهُنَّ لِتَذْهَبُوا بِبَعْضِ مَٓا اٰتَيْتُمُوهُنَّ اِلَّٓا اَنْ يَأْتٖينَ بِفَاحِشَةٍ مُبَيِّنَةٍۚ وَعَاشِرُوهُنَّ بِالْمَعْرُوفِۚ فَاِنْ كَرِهْتُمُوهُنَّ فَعَسٰٓى اَنْ تَكْرَهُوا شَيْـٔاً وَيَجْعَلَ اللّٰهُ فٖيهِ خَيْراً كَثٖيراً 

“Ey iman edenler! Kadınlara zorla mirasçı olmaya kalkışmanız (sizden boşanmak istediği halde, sadece malından yararlanmak için yanınızda tutmanız veya cahiliye alışkanlığıyla; ölen yakınlarınızın dul kalan hanımlarını “miras malı” sayıp, keyfinizce tasarruf etmeye çalışmanız) helâl değildir. Apaçık (şahitli ispatlı olarak) ’çirkin bir hayâsızlık’ yapmadıkları sürece, onlara verdiklerinizin (mehirlerinizin ve hediyelerinizin) bir kısmını giderip (geri almanız) için, onlara baskı yapmanız da (helâl değildir). Onlarla güzellikle ve iyilikle geçinin. (Kadınlarla güzel geçinmeyi, kusurlarını hoş görmeyi ve onlara eziyet ve hakaret etmemeyi Kur’an istemektedir.) Şayet onların (bazı tavırlarından) hoşlanmazsanız (ve huysuzluk yapıyorlarsa sabredin;) belki bir şey hoşunuza gitmeyebilir ama Allah onda birçok hayır takdir etmiştir (de siz farkına varmamışsınızdır).” (Nisa/19)

Oldum olası kamyon yazıları ilgimi hep çekmiştir. İşte bunlardan birinde; “kadınları el üstünde tutun derken, tabuttan bahsetmedik” denilmesi kadınların asla incitilmemesi savını ortaya koymaktadır.

                Gerçekten kadınlar çağdaş dünyada onca pozitif ayrımcılık yapılarak yasalarla korunmasına rağmen hâlâ şiddete maruz kalıyorlar, gereken değeri göremiyorlar. Halbuki gelişmişlik düzeyi dünyanın artmasına rağmen bu konuda maalesef yaya kaldık. Bakınız bir senedir Gazze’de, Lübnan’da ölenlerin çoğu kadın ve çocuklardır. Savaşın da bir hukuku var. Kadınlar dokunulmazdır. Ama uygulamada maalesef bu yok. 

                 Saçları yerine gururuyla oynarsan, ayakta tutmak yerine ayakta uyutursan, o sana dualar ederken sen başkalarıyla oyalanırsan, o sana körken sen ona nankör olursan, İNCİNİR KADIN…    YAPMA!                                       

Nurullah Genç “Güz” adlı şiirinde;

“İnsanlar geldi duyulmamış ülkelerden
Sonbaharın sabahında durdular
Sevgiye tutunup, sonra ansızın
Bir rüyanın esrarını sordular
Bir kadın gülmeyi unuttuğunda
Saçlarından süzülürmüş acılar”
derken, çağımızın kadınının mutsuzluğunu gözler önüne serer. Üstat Sezai Karakoç da Hızırla Kırk Saati adlı şiirinde “kadının üstün olduğu ama mutlu olamadığı günlere geldim” diyerek aynı noktaya temas eder.

Kadınlarımız; analarımız, zevcelerimiz, kız kardeşlerimiz, kızlarımız, halalarımız, teyzelerimiz ve diğerleri. Dünyamıza renk katanlar, zarif, ince, kristal gibi kırılganlarımız… Ama gelin görün ki modern çağda başarı, kariyer, kendi ayakları üstünde durabilme, aşk, evlilik, çoluk çocuk, teknolojiyi kullanma, çalışma hayatı, ev hayatı vb gibi tüm alanlarda sıkışıp kaldılar, üstün olmaya üstünler ama, erkeklere göre pozitif ayrımcılıkta yapılıyor ama, tüm bu yukarı grafiğe rağmen mutsuzlar, neden acaba? Niçin mutlu olamıyorlar?

Bir kadın niçin gülmeyi unutur? Neden kadınlarımız kanun ve yönetmelikler onların lehine gibi gözüken çağdaş bir dünyada yaşamalarına rağmen mutsuzlar? Sevgiden yoksun şu dünyada niçin gözleri hep yaşlı? Sürekli şiddete hangi sebeplerden ötürü maruz kalıyorlar? Feminizm karın doyuruyor mu? Bilmiyorum kafamda bir sürü sorular. Kadınlarımız eskiden de yeni dünya düzeninde de harap olup gidiyorlar. Hiç olmazsa eskiden bu kadar şiddete ve öldürülmeye maruz kalmıyorlardı. Çağdaş dünyamızın çağdaş insanı maalesef kadınlarımızı kelimenin tam anlamıyla kırıp geçiriyor.                                       

            Kadınlara iyi bakmak ve güzel davranmak sevgili Peygamberimizin çok önem verdiği mevzuların başında geliyor. Dünyada 1895’lerde Kadın Hakları Bildirgesi yayınlanırken, daha O, 632’de Veda hutbesinde; “Ey insanlar! Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allahtan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları Allah’ın emaneti olarak aldınız ve onların namusunu kendinize Allah’ın emri ile helal kıldınız” buyurması, O’nun bu konuya ne kadar çok önem verdiğinin ve titiz davrandığının göstergesi değil de nedir?   

Şemsettin ÖZKAN
08.12.2024 KONYA

KAYNAKLAR
1-kuan.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-suskunduvar.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir