(Toplumsal İlişkiler 1638)
يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ اِنَّ وَعْدَ اللّٰهِ حَقٌّ فَلَا تَغُرَّنَّكُمُ الْحَيٰوةُ الدُّنْيَا وَلَا يَغُرَّنَّكُمْ بِاللّٰهِ الْغَرُورُ “Ey insanlar, hiç şüphesiz Allah’ın va’adi Hakk’tır (her dediği olacaktır); öyleyse dünya hayatı sizi aldatmasın ve (şeytan gibi birtakım) aldatıcı(lar) da, (Kur’an’ın ayetlerini, Peygamberin hadislerini istismar edip eğrilterek ve kendisine Hakk dostu havası vererek) sizi Allah ile aldatmasın. (Bundan sakının ki, en yaygın ve maalesef saygın bir sahtekârlıktır.)” (Fatır/5)
William Shakespeare’in; “işine geldiğinde şeytan da kutsal kitaptan örnekler verebilir” sözü, samimi olarak hemen ifade etmeliyim ki, aşağıda geçen hadisi aklıma getiriyor ve her okuyuşumda, beni ürpertiyor.
İbadetler gururlanmak için değildir. Hava atmak için hiç değildir. Tam aksine yapılan ibadetlerin heba olmasına yol açar. Ebu Hüreyre (r.a) sevgili Peygamberimizden rivayet ettiği şu hadisdir: “Kıyamet günü hesabı ilk görülecek kişi, şehit düşmüş bir kimse olup huzura getirilir. Allah Teâlâ ona verdiği nimetleri hatırlatır, o da hatırlar ve bunlara kavuştuğunu itiraf eder. Cenâb-ı Hak:
– Peki, bunlara karşılık ne yaptın? Buyurur.
– Şehit düşünceye kadar senin uğrunda cihad ettim, diye cevap verir.
– Yalan söylüyorsun. Sen, “babayiğit adam” desinler diye savaştın, o da denildi, buyurur. Sonra emrolunur da o kişi yüzüstü cehenneme atılır.
Bu defa ilim öğrenmiş, öğretmiş ve Kur‘an okumuş bir kişi huzura getirilir. Allah ona da verdiği nimetleri hatırlatır. O da hatırlar ve itiraf eder. Ona da:
– Peki, bu nimetlere karşılık ne yaptın? diye sorar.
– İlim öğrendim, öğrettim ve senin rızân için Kur’an okudum, cevabını verir.
– Yalan söylüyorsun. Sen “âlim” desinler diye ilim öğrendin, “ne güzel okuyor” desinler diye Kur’an okudun. Bunlar da senin hakkında söylendi, buyurur. Sonra emrolunur o da yüzüstü cehenneme atılır.
(Daha sonra) Allah’ın kendisine her çeşit mal ve imkân verdiği bir kişi getirilir. Allah verdiği nimetleri ona da hatırlatır. Hatırlar ve itiraf eder.
– Peki ya sen bu nimetlere karşılık ne yaptın? Buyurur.
– Verilmesini sevdiğin, razı olduğun hiç bir yerden esirgemedim, sadece senin rızânı kazanmak için verdim, harcadım, der.
– Yalan söylüyorsun. Halbuki sen, bütün yaptıklarını “ne cömert adam” desinler diye yaptın. Bu da senin için zaten söylendi, buyurur. Emrolunur bu da yüzüstü cehenneme atılır.”(Müslim, İmâre 152)
Audrey Hepburn; “mükemmel biri olmanıza gerek yok davranışlarınız sahte olmasın yeter” derken samimiyetsizliğin, riyakarlığın, ikiyüzlülüğün gerçek yüzünü gözler önüne serer.
Nasıl bir dünyada yaşıyoruz? Kimi cana yakın, kimi süslü, kimi çok yüzsüz, kimi de ikiyüzlü. Olduğu gibi görünen, göründüğü gibi olanlar nerede? Ah şu ikiyüzlüler, riyakarlar yok mu? Pazar tezgahı gibidirler öne iyileri koyarlar arkasına da çürük ve kötüleri. Öyle insanlardır ki bunlar kalpleri düşman, yaklaşımları dosttur. Sözleri hoş, özleri boştur.
Sorun gerçekten büyük. Şeytanlaşmak o kadar ileride ki, bu şeytanlaşanlar bizi Allah ile aldatıyor. Din kisvesiyle Müslüman mahallesinde salyangoz satıyorlar üstüne üstlük. Şeytanlaşan kişiler sizi Allah ile kandırmasın! Şeytanlaşan insanlar sizlere şöyle der: “İstediğini yap, günahmış sevapmış aldırma, helal haram tanıma, nasılsa tövbe kapısı var. Yaşlanınca tövbe eder kurtulursun!” Bu sözler şeytanın sözleridir. Bu sözlere aldanmayın! Bu tür düşünceler Allah’ın tövbe kapısını da istismar etmektir. Tövbe kapısını istismar ederseniz cehennemi boylarsınız. Sakın şeytanın bu tuzağına düşmeyin!
Din istismarı, dine dair kavramlar ve değerler ile insanları aldatarak çıkar ve menfaat elde etmek için, dini kullanmak demektir. Bu yüzden dini kavramları lanettayn uluorta her yerde kötüye kullananlara dikkat etmek gerekir.
Şemsettin ÖZKAN
20.12.2024 KONYA
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com
4-suskunduvar.com