(Toplumsal İlişkiler 825)
وَاِنَّكَ لَعَلٰى خُلُقٍ عَظٖيمٍ
“Ve sen Rabbinden sana öğretilen büyük bir ahlâk üzerindesin. Bu öyle bir ahlâk ki inkâr edenler sana nimet olarak bahşedilen ahlâkın ne olduğunu bilemezler. Zira sen Rabbinden gelen bilgiyle terbiye edilerek insanlık fıtratına en uygun insani değerlere yönlendirildin. İnkâr edenler ise sadece kendi sınırlı sığ kapasiteleriyle ahlâki değerler oluşturarak bir takım kuruntulara sahip oldular. Onların kuruntuları Rabbinin katında hiç bir şey ifade etmez. Onlar kuruntularıyla bir takım ahlâki hükümler koyarak insanlık için gerekli olan gerçekçi ahlâki prensiplere ulaşamazlar.” (Kalem/4)
Edep (Arapça: أدب, adab çoğul. ādāb) Toplum töresine uygun davranma veya İyi ahlak, incelik, terbiye olarak tanımlanır. İslam’da, hayatın her yönünü kapsayan görgü ve ahlak kurallarıdır. Edep, davranış bağlamında, öngörülen İslami görgü kurallarını ifade eder: “incelik, görgü, ahlak, terbiye, nezaket, sevecenlik” gibi anlamlarla ifade edebileceğimiz edep terbiyenin, eğitimin ta kendisidir desek doğru demiş oluruz. Güzel ahlak için de bu tabir kulanılır.
Üstad Necip Fazıl Kısakürek; “insanda yok ise edep, neylesin medrese mektep, okusa alim olsa yine merkep yine merkep” derken fazilete ve erdemliliğe yol açmayan bir eğitimin aldatmacadan başka bir şey olmadığını anlatır. Üslup, tarz edebimizin, adabımızın, inceliğimizin toplum içinde nasıl davranacağımızın en önemli yanıdır ve edeple adapla içiçe geçmişlerdir.
Bazen öyle bir an gelir ki, nasıl söylediğin ne söylediğinden çok daha önemli hale geliverir. Bir üslup hatası doğru bir sözün katili, celladı olabilir. Söyleyiş biçimi her şeyin önüne geçiverir de ne diyeceklerini solda sıfır gösteriverir.
Yüce Yaratan Taha suresinde geçen bir ayette, Hz. Musa ve kardeşi Harun Peygamberlere Firavun’un huzuruna çıkıp güzel bir uslüpla söz etmelerini istiyor. Firavun’un imana gelmeyeceğini bilmiyor mu Allah? Elbette biliyor. Bize bir yöntem ve tarz sunuyor o da düşmanına dahi güzel davranmak ve güzel sözler söylemektir.
Bilmiyorum hatırlatmama gerek var mı insan olmak, ince işçilik istiyor. Zira herşey incelikten, insan ise kalınlıktan kırılıyor. “Oysa uslüp bir medeniyettir” diyen Cemil Meriç, insanlığın inşasında kilometre taşının davranış kodlarımızda olduğunun altını kalın çizgilerle çizerken yerden göğe haklı değil midir?
Spinoza, “Havaya fırlatılan taş konuşabilseydi kendi arzusu ile yola çıktığını söylerdi” diyor. Kasırgalı bir denizde çalkalanan sal bizden daha hür. Hangi limana yöneleceğiz? Riyazet kalesi metrûk bir harabe. Büyükler masal söyleyip uykuya dalmış Hayyam’a göre ama onun sunduğu kadeh de köpük dolu değil mi? Eflatun’u sokaktaki adamdan ayıran: üsluptur” der, Cemil Meriç üstadımız.
Tom Robbins, üslubu hayatımızın en önemli belirleyicisi olarak görür: “Hayattaki en önemli şey üslup. Yani temelde, neticede önemli olan, kişinin varoluş üslubu -kişinin eylemlerinde görülen karakteristik tarz. İnsan kendini eylemleriyle tanımlamaktaysa eğer, o zaman üslup iki kat daha belirleyicidir; çünkü eylemi betimleyen üsluptur.”
Şemsettin ÖZKAN
28.09.2022 GÜZELYALI
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com
4-suskunduvar.com