(Toplumsal İlişkiler 2013)

لَهُ مُعَقِّبَاتٌ مِنْ بَيْنِ يَدَيْهِ وَمِنْ خَلْفِهٖ يَحْفَظُونَهُ مِنْ اَمْرِ اللّٰهِؕ اِنَّ اللّٰهَ لَا يُغَيِّرُ مَا بِقَوْمٍ حَتّٰى يُغَيِّرُوا مَا بِاَنْفُسِهِمْ وَاِذَٓا اَرَادَ اللّٰهُ بِقَوْمٍ سُٓوءاً فَلَا مَرَدَّ لَهُ وَمَا لَهُمْ مِنْ دُونِهٖ مِنْ وَالٍ
“[Böyle biri sanıyor mu ki] kendisini önünden ve ardından izleyen (ve)onu Allah her ne ki takdir etmişse ona karşı koruyup gözeten refakatçileri vardır. Gerçek şu ki, insanlar kendi iç dünyalarını değiştirmeden Allah onların durumunu değiştirmez; ve Allah insanlara [kendi kötülüklerinin bir sonucu olarak]bir felaket tattıracağı zaman hiçbir şey bunun önünde duramaz: çünkü onların, kendilerini O’na karşı koruyabilecek kimseleri yoktur.” (Rad/11)
Hâlâ içinde bulunduğu kısır döngünün, başka bir destek yardımıyla değişeceğini düşünerek, hayali bir kurtarıcı bekleyenlere, kapak gibi bir söz;
İbn-i Arabi der ki; “herkes yol aldı, sen aynı yerde kaldın.”
Kurtarıcı sizsiniz. Döngüyü kıracak anahtarsa; farkındalığınız ve bakış açınızın değişmesi olacak. Bu hal kimine göre yıllar, kimine bir an gibidir. Ama her bilgi nihayetinde yalnız kabınızın aldığı kadardır. Bazen okuduğunu anlamak için, dışarıdaki seslerin tümünü, susturmak icap edebilir. İlim sahipleri, ya da derûn zatlar, neden uzun süren kırk günlük inzivalara çekilirler, hele bir düşünün bakalım…
Hacı Bektaş Veli şöyle der;
Hararet nardadır sacda değildir,
Keramet baştadır tacda değildir,
Her ne arar isen kendinde ara,
Kudüs’te Mekke’de hacda değildir.
Çözümün, insanın kendi içinde yattığı, sufilerce dile getirilen bir gerçektir. “Ne ararsan kendinde ara” buyuran Hz. Mevlana der ki;
“Can konağını aramadaysan, cansın
Bir lokma ekmek arıyorsan ekmeksin
Bir damla su arıyorsan susun
Şu nükteyi biliyorsan, işi biliyorsun demektir.
“Dermanlar insanın hiç ummadığı yerde,
yani musibetlerde saklıdır.”
Hayatın temel felsefesi; “sen yoksan bir kişi eksiğiz” demek değil midir? Yani insan için, kendi çabasından başka bir şey yoktur. Dert sensen, derman da sensin. Birilerinin gayreti ile ayakta durma. Kendi ayaklarının üzerinde durmayı bil.
Nietzsche der ki; “kendine en ağır yükü aradın, bulduğun kendindi.” İnsana ağır gelen kendisidir, başkası değil. İnsan ne çekerse, aslında kendisinden çeker. Ne yaparsa yapsın, baş sorumlu kendisidir.
Bu sorunu çıkaran şayet kendisiyse, çözecek olan da yine kendisidir. Madem bu yarayı sen açtın, ilacı da sensin. Hz. Mevlana; “içindeki aydınlığa yürümenin yolu, yollara düşmektir” derken, bizi eylem adamı olmaya, yani İslam literatüründeki adıyla, cihat adamı olmaya, ataletten silkinmeye çağırır. İnsanın kendisine dönmesi demek, fıtratına ve doğal yapısına göre hareket etmesidir. Böylelikle içindeki kısır döngülerden de, kurtulabilir insan. Yüce Rabbim, bu aciz kulunun senden dileği; “ Beni, nedenini bilmediğim döngülerin kölesi kılma!”
Şemsettin ÖZKAN
30.12.2025 KONYA
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com
4-1000kitap.com
5-suskunduvar.com