(Toplumsal İlişkiler 1965)

وَوَصّٰى بِهَٓا اِبْرٰهٖيمُ بَنٖيهِ وَيَعْقُوبُؕ يَا بَنِيَّ اِنَّ اللّٰهَ اصْطَفٰى لَكُمُ الدّٖينَ فَلَا تَمُوتُنَّ اِلَّا وَاَنْتُمْ مُسْلِمُونَ
اَمْ كُنْتُمْ شُهَدَٓاءَ اِذْ حَضَرَ يَعْقُوبَ الْمَوْتُ اِذْ قَالَ لِبَنٖيه مَا تَعْبُدُونَ مِنْ بَعْدٖىۜ قَالُوا نَعْبُدُ اِلٰهَكَ وَاِلٰهَ اٰبَٓائِكَ اِبْرٰهٖيمَ وَاِسْمٰعٖيلَ وَاِسْحٰقَ اِلٰهًا وَاحِدًاۚ وَنَحْنُ لَهُ مُسْلِمُونَ
“İşte hem İbrahim, hem de torunu Yakup, bunu oğullarına şöyle vasiyet etmişlerdi: “Oğullarım; Allah size şu dupduru ve insanın varlığıyla birebir örtüşen mükemmel inanç sistemini İslâm’ı bahşetti. Öyleyse, ancak O’na yürekten boyun eğen bir Müslüman olarak can verin! Son nefesinize kadar Allah’a boyun eğin, hiçbir zaman O’na teslimiyetten ayrılmayın!”Şimdi ey Yahudiler, Hz. Yakup’un, ölüm döşeğinde iken size Yahudi olmanızı tavsiye ettiğini nasıl söyleyebilirsiniz?” (Bakara/132)
“Yoksa siz Yakub’un, ölüm döşeğinde iken çocuklarına, “Benden sonra kime ibadet edeceksiniz?” dediği, onların da, “Senin ilâhına ve ataların İbrahim, İsmail ve İshak’ın ilâhı olan tek bir ilâha ibadet edeceğiz; bizler O’na boyun eğmiş Müslümanlarız.” dedikleri zaman orada hazır mı bulunuyordunuz?” (Bakara/133)
Bu yıl Hz. Mevlana’yı anma etkinliklerinde, Hz. Pir’in; “her ayrılığın ve uzak düşüşün aslı, kavuşmadır” sözü, pankartlarda yerini aldı. Ayrılıkları sakın bir firkat olarak değerlendirmeyin. Bilakis her ayrılık daha güçlü bir kavuşma olarak tekrar döner.
Döner dönmesine de insan, yine de sabredemez işte. Ağlar, ağıt yakar, üzülür, perişan bir halde yaşar durur. Ölmez ölmesine de, sürünür aklı sıra kendince. Halbuki bir kemale erdirilme, olgunlaştırılma sürecine girmiştir, lakin farkında değildir. Ahü figanı kimi zaman arşa dayanır.
Hz. Mevlana; “ey yâr!… Gidişine lafım yok da.. Şimdi ben; “kalbin boş mu” diye soran olursa, yer mi yok diyeceğim? Yoksa yâr mı?” derken, aslında kalbinde hiçbir ikilem yokken enikonu bu soruyu sorması, “ben seni hiç sevmedim ki” diyen şairin, aslında onu çok ama çok sevdiğini anlatmasından başka bir şey değildir.
Velev ki ölmüş olsa bile, o daha büyük bir kavuşma olan Rabbine kavuşma, vuslat anı olarak bu durum kayıtlara geçmeyecek mi? Ölüm bir son mu? Elbette hayır. O zaman bu telaş, bu sıkıntı niye? En büyük kavuşma, insanın her zaman yar ve yardımcısı olan yüce Yaratıcısına ise bu endişesi niye?
Özlem çekip acıların en zorunu yaşamak, hayatın en dik yokuşunu yalnız başına tırmanmak, ayrılıkları yaşamak gurbetin diğer adı olsa gerek. Bugün doğduğu yeri, sevdiklerini gerekçeleri farklı farklı da olsa bırakıp farklı coğrafyalarda yaşamak zorunda kalan milyonlarca insanımız var. Bu insanlarımızın vatanlarını, sevdiklerini geride bırakıyor ancak yanında götürdükleri bir şey var o da duygusal acıları ve ayrılıkları.
Mevlana hazretleri de Konya’ya uzaklardan geldi. Gurbeti en iyi bilenlerdendir. Ben gurbette değilim gurbet benim içimde diyenlerdendir. “ Dinle, bu ney nasıl hikaye ediyor, ayrılıklardan nasıl şikayet ediyor. Beni kamışlıktan kestiklerinden beri feryadımdan erkek, kadın… Herkes ağlayıp inledi. Ayrılıktan parça parça olmuş kalp isterim ki, derdimi açayım. Aslından uzak düşen kişi, yine kavuşma zamanını arar. (MESNEVİ 1-4. Beyitler)
Mevlana’ya göre dünya da bir gurbettir. Bu dünyanın kahrını çekmek istemeyen ancak Rabb’ine kavuşunca bundan kurtulabilir. Ney’den kasıt insandır. İnsan sesine en yakın enstrüman neydir. Neyi kamışlıktan asıl vatanından kesip, içini oyup, dışını ateşle dağladıklarından beri, derdini anlatmaya çalışıyor, şikayet ediyor diyor ama aslında etmiyor surreal gerçekçi bir yaklaşım sergiliyor. “Pür melalimiz bu” demek istiyor. Bu yalancı dünyada, mesut olamazsın kardeşim diyor. Derdimi anlatabilmem için, aşıkların dediği gibi “sevdalılar beni anlar” noktasına getiriyor. Sabret gönül, elbet bir gün bu acılar, ayrılıklar biter ve kavuşma olur. Bu yüzden ayrılıklara ayrılık olarak değil de bir kavuşma olarak bakmak daha sıhhatli bir yaklaşım olacaktır.
Şemsettin ÖZKAN
12.11.2025 KONYA
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com
4-suskunduvar.com