(Toplumsal İlişkiler 1816)
وَلَا تَقْفُ مَا لَيْسَ لَكَ بِهٖ عِلْمٌ اِنَّ السَّمْعَ وَالْبَصَرَ وَالْفُؤٰادَ كُلُّ اُو۬لٰٓئِكَ كَانَ عَنْهُ مَسْؤُ۫لاً
“Hakkında (gerekli ve yeterli) bilgin olmayan şeyin (aslını astarını bilmediğin mesele ve hadiselerin) ardına düşme (tartışmaya girme); çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan (her yaptığından) sorumludur, (cahilce iddia ve ithamlardan dolayı suçludur.)” (İsra/36)
Bir şeyi bilerek yapmak başkadır, bilmeyerek yapmak başkadır. Bir şeyi bilerek ve her şeyin farkında olarak yapmak demek geleceği iyi kurgulamak demektir. Bir şeyi rastgele, bilgisizce, gereken hassasiyet gösterilmeden yapılması, geleceğin güzel bir şekilde yapılandırılması önünde, en büyük engeldir.
Hz. Mevlana; “geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın. Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini şaşırmayasın” derken, vurgulamaya çalıştığı da bu değil midir?
Tarihini bilmeyen, nereden geldiğini unutan bir bireyin, ya da bir toplumun, geleceği her zaman sıkıntılıdır. Geçmişini, atalarının nereden nereye geldiğini unutanlar, her zaman gelecekle köprü kurmada, zorlanır. Zira geçmişin ve nereden geldiğinin kodlarını bilmeyenler, geleceğinin ve nereye gideceğinin şifrelerini, asla çözemezler. Çünkü insanın ve mensubu olduğu toplumun yazılımı, tarihindeki donanımında mevcuttur.
Hz. Mevlana’nın kurduğu bu cümleyi Şeyh Edebali de kurar. Şeyh Edebali’nin, (13. Yüzyıl) Osmanlı devletinin kurucusu ve damadı Osman’a şöyle nasihat ettiği anlatılır:
“Yalnızlık korkanadır. Toprağın ekim zamanını bilen çiftçi, başkasına danışmaz. Yalnız başına kalsa da! Yeter ki, toprağın tavda olduğunu bilebilsin. Sevgi davanın esası olmalıdır. Sevmek ise, sessizliktedir. Bağırarak sevilmez. Görünerek de sevilmez!.. Geçmişini bilmeyen, geleceğini de bilemez. Osman! Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın. Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın…”
İhsan Şenocak’ın,“Babamın Hatıralarıyla Yakın Tarih” (Hüküm kitap 2022) tarafından yayınlanan bu güzide kitabı, geçmişimizi bilmenin önemine yaptığı atıfla okunmaya değerdir. Cuntaya göre, “binlerce insan eğlenmek için bir araya gelir, lakin yirmi mümin, sohbet için bir yerde toplanamaz.” Bir Müslüman evinde arkadaşlarını ağırlayacaksa emniyetten izin mi alması gerekir? 28 Şubat sürecinde Müslümanlar evlerinde dahi hür değildi.
İhsan hocamın bu eseri, babası Kamil Şenocak hocaefendinin hayatını anlatmaktadır. Bahane üretmeden, mazeret cümleleri kurmadan; “bu şartlarda talebe okumaz” demeden yüzlerce hafız yetiştiren Kâmil Şenocak hocamızın, hatıraları çerçevesinde uzun soluklu bir yakın tarih okumasına perde aralıyor… Kitabın içerisinde aile içi ilişkiler, babalık rolü ve o dönemdeki siyasi, toplumsal olaylar anlatılmaktadır.
Kitabı okurken alimlerimizin ne büyük mücadeleler verdiğini, bugün belki en küçük ve basit gördüğümüz konuların dahi günümüze ulaştırılmasında nasıl büyük gayretler gösterdiklerini şahit oluyoruz. Türkçe ezanlar, Kur’an-ı Kerim’in okunması, okutulması, yasaklanması ve dahi nice İslamı yok saymak için yapılan zulümler ve oynanan oyunlar.
Şeyh Edebali hazretlerinin buyurduğu gibi: “Geçmişini bilmeyen,geleceğini de bilemez. Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın. Nereden geldiğini unutma ki,nereye gideceğini unutmayasın…” Kesinlikle okunması gereken bir eser okuyun/okutun. Kitabi okuduktan sonra ek olarak şu eserleri de okumanızı tavsiye ederim:
• Davam / Necmettin Erbakan
• Benim Gözümde Menderes / Necip Fazıl Kısakürek
• İslam’a Adanmış Bir Hayat / Mahmut Efendi Hazretleri.”
Şemsettin ÖZKAN
16.06.2025 İNEGÖL
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com
4-1000kitap.com