EĞER BİR ŞEY OLMAK İSTİYORSANIZ DOĞRU VE GÜZEL İNSAN OLUN O KULVARDA PEK YARIŞ YOK

(Toplumsal İlişkiler 1840)

اِنَّ الْمُسْلِمٖينَ وَالْمُسْلِمَاتِ وَالْمُؤْمِنٖينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ وَالْقَانِتٖينَ وَالْقَانِتَاتِ وَالصَّادِقٖينَ وَالصَّادِقَاتِ وَالصَّابِرٖينَ وَالصَّابِرَاتِ وَالْخَاشِعٖينَ وَالْخَاشِعَاتِ وَالْمُتَصَدِّقٖينَ وَالْمُتَصَدِّقَاتِ وَالصَّٓائِمٖينَ وَالصَّٓائِمَاتِ وَالْحَافِظٖينَ فُرُوجَهُمْ وَالْحَافِظَاتِ وَالذَّاكِرٖينَ اللّٰهَ كَثٖيراً وَالذَّاكِرَاتِ اَعَدَّ اللّٰهُ لَهُمْ مَغْفِرَةً وَاَجْراً عَظٖيماً  

“Müslüman erkekler, müslüman kadınlar; mümin erkekler, mümin kadınlar; ibadet ve itaat eden erkekler, ibadet ve itaat eden kadınlar; özü sözü doğru erkekler, özü sözü doğru kadınlar; sabreden erkekler, sabreden kadınlar; gönlünü ibadete vermiş erkekler, gönlünü ibadete vermiş kadınlar; (Allah için) yardım yapan erkekler, yardım yapan kadınlar; oruç tutan erkekler, oruç tutan kadınlar; iffetlerini koruyan erkekler, iffetlerini koruyan kadınlar; Allah’ı çokça anan erkekler, çokça anan kadınlar; işte bunlar için Allah büyük bir ödül hazırlamıştır.” (Ahzab/35)

Ünlü İtalyan aktör Robert De Niro der ki; “eğer bir şey olmak istiyorsanız, doğru ve güzel insan olun. O kulvarda pek yarış yok” derken ne kadar haklı değil mi?

              Gerçekten bu devirde doğru ve dürüst olmak zor zanaat iş. İnsanlar en ufak bir işte hemen kıvırıveriyorlar. Yalan söylemek sıradan işler arasına katıldı. Bu yüzden bu kulvarda dökülen dökülene. 

             “Kimin düşündüğü ile söylediği bir olursa, o doğru insandır” derken Yusuf Has Hacip, doğru insanın tanımını yapar. Doğru, dürüst deyince aklımıza isteğe uygun biçimde, istenilen gibi, tam olarak, kusursuz bir biçimde, yanlışsız olarak, düzgün bir biçimde yapılan iş ya da böyle davrananlar gelmelidir.

            Tolstoy, “insanoğlunun değeri bir kesirle ifade edilecek olursa, payı gerçek kişiliğini, paydası da kendini ne zannettiğini gösterir. Paydası büyüdükçe payı küçülür,” diyerek doğru ve dürüst insanla yalancı ve dürüst olmayan kişilik analizi yapar.

            Şems-i Tebrizi; “dürüstlük bir şehirdir. Ben de o şehrin sultanı olarak görüyorum kendimi. Ve ben o şehirde kendim yaşayayım, kendim öleyim, kendim korunayım isterim” derken bir insanda insanlık namına olması gereken en önemli azığa işaret eder. Öyle ki bu azık hava gibi su gibi yaşamsal öneme haiz olmazsa olmazlardan doğruluk ve dürüstlüktür. 

           İman dahi o olmazsa sinede barınamaz. İlla olacak, illa olacak dediğimiz bir azık bu. Yani yalanla iman bir arada asla bulunamaz. Mü’min günahkar olmuş olabilir ancak yalancı olamaz. Dürüst bir portre çizmesi de yetmez dürüst olmak elzemdir. Bunu kendine ilke edinmek zorundadır. Bunu bir yaşam felsefesi haline getirmesi gerekiyor.

          Doğruluk deyince sadece sözde doğruluk akla gelmemeli hayatın tüm zaman ve mekanlarında dürüstlük hüküm sürmelidir bir Müslüman için. Sözde doğru ama niyetinde doğru değil olmaz böyle bir dürüstlük. Davranışlarında doğru değil, böyle bir yaklaşım tarzı makbul değildir.

         “Doğruluk pahalı bir mülktür öyle her insanda kolay kolay bulunmaz” diyen Hz. Ömer efendimiz, ne kadar haklı değil mi dostlar? O zaman insan, önce dürüstlüğü öyle dışarıda sağda solda, falanda filanda arayacağına, kendinde aramalı değil midir? “Dürüstlük dost kapısıdır” diyen Hacı Bektaş Veli, “dürüstlük size fazla arkadaşlık kazandırmaz fakat her zaman kalıcı dostlar kazandırır” diyen Dostoyevski,  doğruluğun insanın pozitif bakış açısına sahip olmadaki rolüne işaret eder.

Şemsettin ÖZKAN
10.07.2025 KONYA

KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-gettyimages.com
4-suskunduvar.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir