(Toplumsal İlişkiler 1978)

يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا كُونُوا قَوَّامٖينَ بِالْقِسْطِ شُهَدَٓاءَ لِلّٰهِ وَلَوْ عَلٰٓى اَنْفُسِكُمْ اَوِ الْوَالِدَيْنِ وَالْاَقْرَبٖينَ اِنْ يَكُنْ غَنِيًّا اَوْ فَقٖيرًا فَاللّٰهُ اَوْلٰى بِهِمَا فَلَا تَتَّبِعُوا الْهَوٰٓى اَنْ تَعْدِلُواۚ وَاِنْ تَلْوُٓ۫ا اَوْ تُعْرِضُوا فَاِنَّ اللّٰهَ كَانَ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبٖيرًا
“Ey iman edenler! Kendiniz, ana babanız ve en yakınlarınızın aleyhine de olsa, Allah için şahitlik yaparak adaleti titizlikle ayakta tutan kimseler olun. (Şahitlik ettikleriniz) zengin veya fakir de olsalar (adaletten ayrılmayın). Çünkü Allah ikisine de daha yakındır. (Onları sizden çok kayırır.) Öyle ise adaleti yerine getirmede nefsinize uymayın. Eğer (şahitlik ederken gerçeği) çarpıtırsanız veya (şahitlikten) çekinirseniz (bilin ki) şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.” (Nisa/135)
İlahi Komedya’nın yazarı Dante ALIGHIERI; “cehennemin en karanlık yerleri, buhran zamanlarında tarafsız kalanlara ayrılmıştır” derken insanların haksızlıklar karşısında taraf tutup yakınlarını, sevdiklerini kayırdıklarını anlatır.
Ancak bizim bildiğimiz Dante’nin, insanların sadece buhran zamanları değil, tüm zamanlarda tarafsız kaldıklarında cehennemin en karanlık yerlerinin onlara ayrıldığı şeklinde söylediğidir.
Öyle ya, adaletten sapmanın belli bir zamanı ve mekanı mı vardır? Her zaman adaletten şaşmak tehlikelidir. Birilerini haksız yere kayırmak, yalancı şahitlik yapmak, gerçekleri çarpıtmak sosyal düzeni bozar. İyi kötü birbirine karışır. Birinin haksız yere hapse girmesine yol açar. Hatta ölüm cezasına çarptırılmasına kadar gider. Bu yeryüzünde kaos demektir, terör demektir. Toplumun temellerinin kökten sarsılması demektir.
Cemil Meriç; “zulmün olduğu yerde, tarafsızlık namussuzluktur” derken, mazlumdan yana tavır almayanların, zalimin karşısında durmayanların, ahlaki davranış sergileyememekle suçlar ve yerden yere vurur.“Taraf tutmayan insan, şahsiyeti felce uğramış insandır. Ben tarafım, hakikatin tarafıyım” derken de, mutlaka doğrulardan, gerçeklerden, yana taraf olunması gerektiğini söyler üstad.
Goethe; “samimi olmayı vaad edebilirim, tarafsız olmayı asla” derken, tarafsızlığın nereye varacağının kestirilemediği için, iki ucu açık bir bilmece gibi olduğu şeklinde değerlendirir.
Kemal Tahir de; “ölçüp biçmedim, değil. Gene de yanılıp tarafsızlığı seçtim. Oysa tarafsızlık diye bir şeyin aslında var olmadığını, var gibi göründüğü yerdeyse ancak yüzde yüz güçlü isek buna başvurmak hakkına sahip bulunduğumuzu göz önüne almalıydım” derken tarafsızlığın ikiyüzlülüğüne değinir.
Şemsettin ÖZKAN
25.11.2025 GÜZELYALI
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com
4-starfikir.com