(Toplumsal İlişkiler 1946)

يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُٓوا اِنْ جَٓاءَكُمْ فَاسِقٌ بِنَبَأٍ فَتَبَيَّنُٓوا اَنْ تُصٖيبُوا قَوْماً بِجَهَالَةٍ فَتُصْبِحُوا عَلٰى مَا فَعَلْتُمْ نَادِمٖينَ
“Ey iman edenler, eğer bir fasık, (harama ve yalana meyilli şahıslar, oluşumlar ve yayın organları) size (kızdırıp kışkırtıcı veya oyalayıp aldatıcı) bir haber getirip (verirse), onu ’etraflıca araştırın’ (her anlatılana hemen inanıp kanmayın). Yoksa bilmeden (ve yanlış yönlendirme sonucu), bir kavme (ve kesime) kötülükle sataşıp (haklarına tecavüz etmiş duruma düşersiniz) de ardından bu işlediklerinize pişman oluverirsiniz.” (Hucurat/6)
Siz siz olun, sakın başkalarının lafına bakarak, birini yargılamaya kalkmayın. Yanlış yaparsınız. Size birilerini kötüleyenin, tamamen kendi penceresinden olayları aktardığını unutmayın. Buna maruz kalan da şunu unutmasın. Başkalarının lafıyla sana tavır alan biri, ya olgunlaşmamıştır ya da tavır almak için bahane aramıştır.
Nazım Hikmet; “beni benden öğren, herkese aynı değilim” derken, aslında vurgulamaya çalıştığı, insanların genellikle yaptığı bu yanlışı anlatmaktır. Hele hele konu sevdiği bir insan ise, o kişi, daha bir sevecen yaklaşım sergilemektedir. Öyle değil midir, sevmediğimiz bir insanda, doksan dokuz doğru, bir yanlış görsek, onun yanlışına gider takılırız. Ama sevdiğimiz bir insan olsa, doksan dokuz yanlışı bir doğrusu olsa, bu sefer de, onun bir doğrusunu görür, ona göre değerlendirme yapmaya kalkışırız.
Türk şiirinde aşk temalarının ölümsüz şairi Ümit Yaşar Oğuzcan, “Bekleyenler İçin” adlı şiirinde sevgiliye olan o derin özlemlerini lirik bir anlatımla mısralara döker ve adeta sadece sana karşı böyleyimdir bu yüzden beni sadece benden öğren demeye getirir lafı ve sevgilisiz ne hallere düştüğünü resmeder adeta mısralarında;
Bir ayak sesi duymayayım
Kapıya koşuyorum
Gelen sen misin diye
Bir sarı saç görmeyeyim
Yüreğim burkuluyor
Ağlamaklı oluyorum
Her şey bana seni hatırlatıyor
Gökyüzüne baksam
Gözlerinin binlercesini görürüm
Bir rüzgar değse yüzüme
Ellerini düşünmeden edemem
Yaktığım bütün sigaraların dumanları sana benzer
Tadı senden gelir
Yediğim yemişlerin
İçtiğim içkilerin
Ve içimdeki bu dayanılmaz sıkıntı
Bu emsalsiz hüzün
Seni beklediğim içindir
Resmine bakamaz oldum
Uykulardan korkuyorum artık
Utanıyorum odamdaki bütün eşyalardan
Şu sedir hala gelip oturmanı bekliyor
Şu ayna karşısında güzelliğini seyretmeni
Şu kadeh dudaklarına değebilmek için duruyor masada
Ve şu saat geldiğin anda
Durabilir sevincinden
Zaman çıldırabilir
Çünkü benim dünyamda
Ölümsüzlük, seni sevmek demektir.
Bir çocuk doğmayı bekler
Bir ağır hasta ölmeyi
Bitkiler yağmur ve güneşi bekler
Yalnız bir kadın sevilmeyi
Ve düşün ki bir adam
İçinde bütün bekleyenlerin korkusu ve ümidi
Seni bekler
Asılmayı bekleyen bir idam mahkumu gibi
Sen gelinceye kadar
Pencerem kapalı duracak
Rüzgar gelmesin diye
Artık perdeleri açmayacağım
Gün ışığı girmesin diye
Sonra kahrolacağım
Bu karanlıkta, bu derin yalnızlıkta
Ve günlerce gecelerce haykıracağım
Nerdesin diye, nerdesin diye
Bir gün bu kapıdan sen gireceksin
Biliyorum
Ergeç bu bekleyişin bir sonu gelecek
Yıllarca sonra
Öldüğüm gün bile gelsen
Bütün bu bekleyişlerimi ve öldüğümü unutup
Çocuklar gibi sevineceğim
Kalkıp sarılacağım ellerine
Uzun uzun ağlayacağım.
Bir başka açıdan da olaylara, birinci kaynaktan bakmayı bilmek ve anlamak şarttır. Yani orijinalinden elde edilinenler, her zaman daha değerlidir ve daha doğru neticeler verir. İçinde yaşadığımız çağın, tam bir dezenformasyon çağı olduğu göz önüne getirilecek olursa, bu söylediklerimiz çok, çok daha önemlidir.
Şemsettin ÖZKAN
24.10.2025 GÜZELYALI
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com
4-milliyet.com.tr