(Toplumsal İlişkiler 659)
وَلَا تَسْتَوِي الْحَسَنَةُ وَلَا السَّيِّئَةُؕ اِدْفَعْ بِالَّتٖي هِيَ اَحْسَنُ فَاِذَا الَّذٖي بَيْنَكَ وَبَيْنَهُ عَدَاوَةٌ كَاَنَّهُ وَلِيٌّ حَمٖيمٌ
“Her insan yaratılıştan bilmeli ki, iyilik ile kötülük asla bir olmaz. O hâlde, ey Müslüman! Sana kin besleyen insanlara sen kin duyma; aksine, onlara şefkat ve merhametle yaklaş; sana kötülük yapana iyilikle karşılık ver; gönül incitmeden, rencide etmeden, tatlı dille ve yapıcı bir üslupla, yani en güzel şekilde kötülükleri bertaraf et; işte o zaman, aranızda kin ve düşmanlık bulunan kişinin sanki birdenbire sımsıcak bir dosta dönüştüğünü göreceksin.” (Fussilet/34)
Hayatımıza öyle insanlar girer ki, iyi ki varlar dersiniz. Mutlu olursunuz. Onları görünce güller açar gönlünüzde. Neşe katarlar hayatınıza, sevgi sunarlar kalbinize demet demet.
Bazen de hayatınızı asla bir daha karşılaşmak istemediğiniz insanlar doldurur ki, size hayatınızın en zor dersini yaşatırlar. Nefret edersiniz onlardan. İçiniz kan çanağına döner. Üzüntü verirler size. Senden bana ne kaldı gamdan ve kederden başka dersiniz. Anlayacağınız ders niteliğindedir o insanlar size. Sizin sınavınız onlarladır bundan da sizin dersler çıkarmanız gerekir.
Hz. Mevlana der ki; “bazı insanlar bize armağandır, bazıları ise ders.” Gerçekten öyle insanlar vardır ki, klasik bir tabirle Tanrı’nın bana bir hediyesi dersiniz. Anneniz, babanız, abiniz, ablanız, eşiniz, çocuklarınız, arkadaşlarınız ya da başka birileri de olabilir onlar. Onların biri hayatınızdan kayıp gitti mi yokluklarını tepeden tırnağa fazlasıyla hissedersiniz. Bir köşede ağlarsınız ama artık imkanı yoktur yüce Yaratan’ın hediyesi olan o insanları göremezsiniz.
İyi insanlar hayatımıza mutluluk katarken, kötüler bize tecrübe kazandırırlar. Yanlış insanlardan sayısız dersler çıkarmak mümkündür. Ya mükemmel insanlara ne demeli? Onlar ömür boyu silinmeyen izler bırakırlar. İyi düşünecek olursak iyi de kötü de bizleri olgunluğa ulaştırır. Yaşam programımızda bunlar vardı. Bizim kemale ermemiz için bunları görmek ve yaşamak zorundaydık.
Şems-i Tebrizi onbeşinci kuralı ne der?
“Allah içte ve dışta her an hepimizi tamama erdirmekle meşguldür. Tek tek herbirimiz tamamlanmış bir sanat eseriyiz.
Yaşadığımız her hadise, atlattığımız her badire eksiklerimizi gidermemiz için tasarlanmıştır. Rab noksanlarımızla ayrı ayrı uğraşır çünkü beşeriyet denen eser, kusursuzluğu hedefler.”
Bu kural Şemsabad (Kitab-ü Usuli’l Aşk) adlı tarihi romanımızda nasıl işlenmiş küçük bir bölüm aktaralım:
“Sadeddin Köpek düşüne dursun Baturalp Hamza ikinci günün sonunda Sivas’a varmıştı bile. Doğruca Sivas subaşısı Hüsameddin Karaca’nın yanına vardı:
“– Ooo, Baturalp Hamza, hangi rüzgâr attı seni böyle?” diye takıldı.
Baturalp Hamza:
“-Başkent rüzgârı komutanım!” dedi.
“-Hayrola önemli bir şey mi var Konya’da?”
“-Evet, komutanım önemli ve çok gizli.”
“-O zaman bizim bağ evine gidelim.
“-Yanınıza çok güvendiğiniz bir adamınızı da alırsak iyi olur.”
“-Tamam, Emir-i Âlem Togan’ı da alalım.
Sivas’ın minarelerinden akşam ezanları okunurken Hüsameddin Karaca’nın bağ evinin yolunu tuttular. Togan ateşin başına geçip Karaca’nın kestiği kuzuyu çevirmeye başladı. Baturalp Hamza:
“-Anlaşılan bu akşam midemiz ziyafette çekecek.” Dedi.
Hüsameddin Karaca:
“-Çam sakızı çoban armağanı bizim ki, alt tarafı bir kuzu. Gündüz gelseydin, bir dana kebabı çevirirdik senin şerefine. Hele söyle bakalım neymiş şu çok gizli görev.”
Baturalp Hamza etrafı kolaçan edip, kendilerinden başka kimsenin olmadığından emin olduktan sonra yavaş bir ses tonuyla;
“-Sadeddin Köpek” dedi.
“-Ne olmuş Köpeğe?”
“-Komutanım, Sadeddin Köpeğin yaptıkları bardağı taşırdı. Sultanımız da onun ortadan kaldırılması gerektiğine hükmetti.”
“-Tabi ucu sultana dokunmaya başladı.”
“-Beni buraya sultanımız gizli bir emirle gönderdi. Görevi size tevdi etti. Yanınıza da güvendiğiniz bir adamı da alarak yapmanızı istedi.”
“-Ben halledeceğim öyle mi Köpeğin işini.”
“-Evet.”
“-Sadeddin Köpeği benden korkar, şimdi işkillenecekte kerata.”
“-Siz gelince önce onu görüp, eğlencelerine katılacaksınız. Size iyice güveni gelince Sultanla sizi görüştürecek, sultan da eğlenceler düzenleyecek bu işe son nokta Kubadabad sarayında konulacak.”
“-Demek eceli gelen köpek, cami duvarına işermiş. Bu köpek ne cinayetler işledi, ne komutanları, devlet adamlarını ortadan kaldırdı, kimseden ses çıkmadı. Herkesi yıldırdı, sultana kukla gibi her istediğini yaptırdı. Şimdi de sultana ucu değdi ha.”
“-Komutanım, Allah içte ve dışta, her an, hepimizi tamama erdirmekle meşguldür. Tek tek her birimiz, tamamlanmış bir sanat eseriyiz. Yaşadığımız her olay, atlattığımız her badire, eksikliklerimizi gidermek için tasarlanmıştır. Rab, noksanlarımızla ayrı ayrı uğraşır. Çünkü beşeriyet denen eser, kusursuzluğu amaçlar. Sadeddin Köpek maalesef, sonunda dediğiniz gibi, cami duvarına işemeye kalktı. Sultanı ortadan kaldırmanın planlarını yapmaya başladı. Artık sultanın huzuruna kılıcını bile çıkarmadan giriyor, yanında onu boğmak için, ip taşıyor. Bu cellat, Alaeddin Keykubat’ın zehirlenmesi hadisesine de karışmıştır.”
“-Yapma yav, o olayın altından da o mu çıktı?”
“-Evet, maalesef sultan gizlice olayı aydınlatmamı istedi. Bunu bir sultan öğrendi, bir de şimdi siz komutanım.”
“-Demek ki, durum bu derece vahimdir.”
“-Evet, komutanım bu zalimin tamama erdirilme zamanı gelmiştir. Devletimize ve milletimize verdiği zararların haddi hesabı yoktur. Bu adama Allah, devletin en yüksek makamını vermesine rağmen, her şeyi kötüye kullanarak, eksikliklerini gidermek için tüm bu hallerin tasarlandığını ise, hiç ama hiç kavrayamadı. Artık insanlık, bu adamın kusurlarını kaldıramamaktadır. Bu işin kemale ermesi gerek komutanım.”
“-Haklısın yiğit oğlan, yerden göğe kadar doğru söylersin, gönlü geniş ruhu gezgin alperen. Bu işi uzatmamak lazım. Allah yar ve yardımcımız olsun. Allah’ın izniyle bu işi aşk ve şevkle yapacağız Togan, tamam mı? Bunu yapmak üzerimize vacip oldu. Eğer bu pisliği ortadan kaldırmazsak, yarın Allah katında mesul oluruz. Öyle görülüyor ki, bu işi bizden başkası yapamayacak. Zaten sultanımız da bunu bize tevdi ettiğine göre. Söyle bana Baturalp Hamza, daha kaç aşk eleğinden geçmem lazım, yedi deryayı bir yudumda içmek için?”
Şemsettin ÖZKAN
10.04.2022 GÜZELYALI
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com
4-Şemsettin ÖZKAN, ŞEMSABAD (Kitab-ü Usuli’l AŞK) henüz basılmamış tarihi romandan alıntı