(Toplumsal İlişkiler 1991)

قَالُوا رَبَّـنَا غَلَبَتْ عَلَيْنَا شِقْوَتُنَا وَكُنَّا قَوْماً ضَٓالّٖينَ
“Onlar:“- Ey Rabbimiz, azgınlığımız, bayağı zevklerimiz bizi alt etti. Biz hak yoldan uzaklaşarak, başına buyruk yaşayan, dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercih eden bir toplum haline geldik.” derler.” (Mü’minun/106)
20. yüzyılın en önemli edebi şahsiyetlerinden biri olarak kabul edilen Çek romancı ve kısa öykü yazarı Franz Kafka; (1883-1924) “açgözlülük, derin bir mutsuzluğun en belirgin özelliğidir” cümlesiyle, açgözlülüğün insan mutluluğuna menfi tesirlerini dile getirir. Yani açgözlü, asla mutlu olamaz der. Hem de derin mutsuzluğun ta kendisinin, hırs ve tamahkarlık olduğunun altını çizer.
Açgözlülük ve mutsuzluk deyince her nedense aklıma hep Tolstoy’un çok sevdiğim ‘‘İnsana Ne Kadar Toprak Lazım’’ adlı o ünlü hikayesi gelir. Bu hikayede, hep daha fazla ve daha verimli toprak sahibi olmak isteyen çiftçi Pahom’un yaşadıkları anlatılmaktadır.
Pahom, sürekli daha fazla kazanmaya ve zengin olmaya çalışan bir çiftçidir. Bir gün daha verimli topraklara sahip olmak için Başkır’ların yaşadığı topraklara gider. Adeta insanın bütün bir ömrünü ifade eden, bir günlük bir yarışa çıkar. Başkırların reisi, Pahom’a, gözünün gördüğü her yeri bir şartla alabileceğini söyler. Şartı şudur: “Pahom bir noktadan almak istediği toprağı, küçük çukurlar kazarak işaretleyecektir. Ancak akşama kadar istediği genişlikte araziyi kazarak, başladığı noktaya gelmek zorundadır. Yarış, sabah güneşin doğuşuyla başlayacak ve batışıyla da bitecektir.”
Pahom, güneşin doğuşuyla hoşuna giden merayı, büyük bir hızla işaretlemeye başlar. Yolun yarısı geçmiştir ki, güzel bir mera daha görür; “burayı da arazimin içine katarsam iyi olur, verimli bir alan,” der. Sağa doğru koşu alanını, daha da fazla genişletir. Güneşin batmasına az kalmıştır. Ayakları yara içindedir, çok yorulmuştur, ama ne olursa olsun başladığı yere güneş batmadan yetişmelidir. Hırs, gözünü bürümüştür. Hızını arttırır, var gücüyle koşar. Alkışlar içinde güneş batmadan başladığı yere yetişir. O yorgunlukla yığılır kalır. Uşağı seslenir, ama cevap alamaz. Ağzından kan gelmiş ve ölmüştür efendi Pahom. Yarışın başladığı ve bittiği noktaya, hemen olduğu yere gömülür uşağı tarafından. Ve burada ibret verici o son sözü söyler bize Tolstoy: “Onun İhtiyaç Duyduğu Üç Arşın Kadar Bir Topraktı.”
Hırs ve mutluluk, Benjamin Fraklin’in dediği gibi birbirini asla görmeyen ikilidir. Ters dünyalara yelken açarlar. Gerçekten de öyle değil midir, şu dünyada içeceğimiz bir yudum sevgiyi, tadacağımız bir damla mutluluğu da, alıp götüren, hırsımız ve açgözlülüğümüz değil de, nedir?
Şemsettin ÖZKAN
08.12.2025 GÜZELYALI
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com
4-suskunduvar.com