(Toplumsal İlişkiler 1831)
اَحَسِبَ النَّاسُ اَنْ يُتْرَكُٓوا اَنْ يَقُولُٓوا اٰمَنَّا وَهُمْ لَا يُفْتَنُونَ
“(Yoksa) İnsanlar; sadece “iman ettik” demekle, (öyle) imtihana tâbi tutulmadan (ve sonunda yeterli ve geçerli puan almadan) bırakılacaklarını (ve kurtulacaklarını) mı (zan ve) hesap etmektedirler?” (Ankebut/2)
İranlı ünlü sosyolog Ali Şeriati; “ben sizi rahatlatmaya değil, rahatsız etmeye geldim. Ben esrar, eroin miyim ki sizi rahatlatayım?” derken, Müslümanları hiçbir çaba sarf etmeden, kolayca cennete gönderenlere sert göndermelerde bulunur.
Hayatta hiçbir şey “armut piş, ağzıma düş” şeklinde değildir. Her şey bir çalışmanın, bir çabanın ürünüdür. İnsan ancak çalıştığının karşılığını elde eder. Her nimet bir külfete tabidir. Emeksiz bir şey elde etmek mümkün değildir.
Dertsiz, cihatsız bir Müslüman neye yarar ki? Mülkün olsa ve bu mülkünle, büyüklük taslasan, firavundan ne farkın kalır ki? “Allah firavuna dünya mülkünü verdi, fakat dert vermedi. Zira dert dünya mülkünden kıymetlidir” der Hz. Mevlana, derdin önemini belirtirken. Yani insanın bir hedefinin, amacının, çabasının olması çok önemlidir. Yüksek idealleri olmayan neye yarar ki? Ot gibi yaşamak insan olmak mıdır?
Feridüddin Attar der ki; “dostum pazara git, kendine bir dert satın al! Bulamazsan gel, benden ödünç al!” Dikkat edin al bu derdi demiyor, git pazara bir dert satın al diyor. Şayet orada bulamazsan, gel benden ödünç al diyor. Yine hibe etmiyor, geçici olarak ödünç olarak verebilirim diyor. Çok anlamlı değil mi? Çünkü derde onun da ihtiyacı var da, ondan öyle diyor. Dert dünya mülkünden çok daha değerli dostlar! Bu yüzden cihadı bir mü’min kalbinde hep diri tutmak zorundadır.
Her ne hikmetse cihat kavramı duyan bazı akl-ı evvellerin beynine kan sıçrıyor ve öfkeden deliye dönüyorlar. Hayatın iman ve cihattan ibaret olduğunu kavrayamıyorlar.
Arkadaş cihat savaşta dahil olmak üzere Allah’ın rızasını kazanmak maksadıyla yapılan her türlü söz, tutum, davranış ve eylemin adıdır. Dikkat ediniz, Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak olacak, onun dışında yapılanlar har-hur gürültü, patırtıdan başka bir şey değildir.
Seksen yaşında Medine’den kalkıp İstanbul surlarının önüne gelen Peygamberimizin sahabesi (sohbetinde bulunan, dostu ve arkadaşı) Ebu Eyyüb el-Ensari için, merhum başbakanlardan Prof. Dr. Necmettin Erbakan;“Bana bak! Müslümanlık namaz kılmak, tesbih çekmekten ibaret olsaydı, Ebu Eyyup el-Ensari’nin İstanbul’da ne işi vardı?” diyor.
Dr. Muhlis Akar, “Cihad Kavramı ve Cihadın Çeşitleri” adlı çalışmasında şunları söyler. İslâm bilginleri cihadı farklı yönleriyle şöyle tanımlamışlardır: Cihad; “Hak dine davet etme faaliyetidir.” (Seyyid Şerif Cürcani, et-Tarifât s.80)
“Şeytana ve nefsin kötü arzularına karşı verilen savaştır.” (Abdülkerim Zeydan, el-Mufassal, lV,272-273)
“Düşman karşısındaki savunmada bütün gücünü kullanmaktır” ( Ragıb el-Isfahani, El-Müfredat, s.101)
Allah’a kulluk etmek, Allah ve Resulünün koyduğu ölçüleri insanlara tebliğ etmek, ülkesini her türlü tehlikeye ve saldırıya karşı savunmaktır. (Bkz:D.İ.B cihad maddesi,Vll s.528)
Kısaca cihad, iman edip sâlih ameller işlemek, İslam’ı öğrenmek ve öğretmek, fitne ve fesadı önlemek, güven ve huzuru sağlamak, İslam toplumunun ve tüm insanlığın yararına olacak bilimsel çalışmalar yapmak, ticari ve ekonomik faaliyetlerde bulunmak, İslâm’ı öğrenmek, yaşamak başkalarına öğretmek, iyiliklerin yayılıp, kötülüklerin ortadan kalkması için çalışmak, nefsi kötülüklerden ve haramlardan alıkoymak, nefsin kötü arzularına ve şeytana karşı mücadele etmek ve gerektiğinde saldırgan düşmana karşı ülkesini, vatanını, maddi ve manevi değerlerini korumaktır.
Yukarıda verilen tanımlara dikkat edildiğinde görülecektir ki, İslâm’da cihadın; nefis terbiyesinden, toplumsal görev ve sorumlulukların yerine getirilmesine kadar çok farklı yönleri vardır. Cihadın en son şekli olan savaş ise, ancak zorunlu hallerde başvurulabilecek bir yöntemdir ve Kur’an’da “kıtal” kelimesiyle ifade edilmektedir.
Sevgili peygamberimiz: “Ey İnsanlar, düşmanla savaşmak üzere karşı karşıya gelmeyi temenni etmeyiniz. Allah’tan, sizi savaştan korumasını isteyiniz. Düşmanla karşılaşınca da sabrediniz,” (Buhari,cihad,112 156) buyurmuşlardır.
Bu yüzden hayatımızı iman ve cihada göre dizayn etmek bir mecburiyettir, zarurettir, istikamettir.
Şemsettin ÖZKAN
01.07.2025 GÜZELYALI
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-aliseriati.com
4-suskunduvar.com