HİKAYESİNİ BİLMEDİĞİNİZ İNSANLAR HAKKINDA ÖNYARGILI OLMAYIN SİZ ONLARIN YAŞADIKLARINA KATLANAMAZSINIZ

 (Toplumsal İlişkiler 1724)

وَاِذَا قٖيلَ لَهُمُ اتَّبِعُوا مَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ قَالُوا بَلْ نَـتَّبِـعُ مَٓا اَلْفَيْنَا عَلَيْهِ اٰبَٓاءَنَا اَوَلَوْ كَانَ اٰبَٓاؤُ۬هُمْ لَا يَعْقِلُونَ شَيْـٔاً وَلَا يَهْتَدُونَ  

“Ne zaman o kimselere (gerici, gelenekçi ve taklitçi cahillere: “Gelin) Allah’ın indirdiğine (akli ve nakli delillere, insani ve İslami değerlere) uyun” denilse, onlar: “Hayır, biz atalarımızı izinde ve üzerinde bulduğumuz şeye (yerleşik geleneklere ve geçmişten kalan göreneklere) uyarız” derler. (Peki) Ya ataları (ve örnek aldıkları eski toplulukları ve tarihi tabuları); akılları gerçeğe ermeyen ve doğru istikameti de bulup bilemeyen kimseler idiyse? (Hâlâ mı körü körüne onların peşinden gidecek ve köhnemiş bir geçmiş hevesiyle, gerçeklere direnecekler?)” (Bakara/170)          

Başkaları hakkında konuşmalara bayılırız. Siz siz olun,hele hele, hikayesini bilmediğimiz insanlar hakkında önyargılı olmayın, siz onların yaşadıklarına katlanamazsınız.

              Önyargı, bir kişi ya da olaya ilişkin yeterli bir bilgi edinmeden, önceden, peşin bir karara varmış olma durumudur. Örneğin adamın elleri çiçek kokan birini çiçekleri koparmakla suçlamak gibi.

               La Edri’nin; “çiçeklerin, çöplerden daha güzel olduğuna, sinekleri ikna edemezsiniz” sözünde de, önyargının çıkarlar söz konusu olduğunda vazgeçilmez olduğunu sineğin şartlanmışlığından anlıyoruz. Çiçek ne kadar güzel olursa olsun onun için her zaman menfaatler ön planda gelir.

               İnsan gerçekleri, olayları, meseleleri ve çıkış yollarını tam bir hikmetle bakıp görebiliyor mu? Cevap kocaman hayır. Nerede hikmetin bilincine ermek, basiret sahibi olabilmek?

              Yahu zaten görüntüler aleminde yaşıyoruz. Eşyanın hakikatini bile doğru dürüst algılayamazken bir de olayların gizemlerine nasıl vakıf olacak ki? Yapsa yapsa kendine yontarak, kendi dar penceresinden meseleleri ve olayları yorumluyor işte o kadar.Size anlatacaklarım da sizin anlayacağınız kadar.

              Hz. Mevlana der ki; “iki parmağının ucunu gözlerine koy, birşey görebiliyor musun dünyadan? Lakin sen göremiyorsun diye bu âlem yok demek değildir. İşte ayıbı görememek, kusuru göstermemek uğursuz nefsin parmağına aittir.” Böyle bir önyargıya nereden varıyorsun? İki parmağınla gözlerini kapatıp hiçbir şey göremeyince “bu evren yok” fikrine varmak önyargıyı da geçip bir akıl tutulması oluyor. Hz. Pir’in ifadesiyle bu şartlanmışlık, olsa olsa, o şom ağızlı uğursuz nefsin işi. O kışkırtıyor materyalist bir bakış açısıyla (parmakların gözlerini kapattığında) diyor ki; “bir şey göremediğine göre, yok böyle bir dünya kardeşim” diye. 

Şemsettin ÖZKAN
16.03.2025 KONYA

KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com
4-suskunduvar.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir