(Toplumsal İlişkiler 1723)
لَا يَمَسُّهُمْ فٖيهَا نَصَبٌ وَمَا هُمْ مِنْهَا بِمُخْرَجٖينَ
“Orada onlara hiçbir yorgunluk (ve usanç) dokunmayacak ve onlar oradan asla çıkarılmayacaklardır.” (Hicr/48)
Yorulmak ve susmak… iki eylemde de bir bıkkınlık, ya da usanç var. “Usandım bu canımdan, bir kazma al, bir kürek al, aman aman, mezarımı kaz da gel” mısralarıyla, sazıyla, sözüyle çok güzel anlatır, bozkırın tezenesi yorgunluğu.
Can Yücel; “bazen hayat yorar insanı… Şarkılar yorar, beklemek yorar, özlemek yorar, affetmek yorar, hoş görmek yorar, boş vermek bile yorar. Ve insan susar. Her şeye, herkese rağmen elinden gelen tek şeyi yapar, bağıra bağıra susar…” derken bize vermeye çalıştığı mesaj da aynıdır. Yoruldum artık susma hakkımı kullanıyorum demeye getirir lafı.
Yorulmak yani bitap düşmek, takatsiz kalmak ya da sarf ettiği çaba sonucu yorgun hale gelmekle insan bu dünyaya yaptığı yatırımlarla, onu yaptım, bunu yaptım diye saymakla çalışır, gayret gösterir bunun neticesinde de yorgun düşer.
Halbuki insanın başka uğraş alanları yok muydu? Vardı elbette, ama diğerlerini aksattı. Dünyayla çoklukla övünmek, altın, gümüş, para, kadın ve çocuklarla vb. diğer işleriyle iştigal etmesi, insanın ruhunu ihmal etmesi sonucunu doğurdu. Böyle olunca da insan fıtratından doğuştan kendisne verilen temel değerlerinden hasılı manasından uzaklaştı.
Bir şeyin manası yoksa şeklinin şemailinin ne önemi olabilir ki? Şeklen insan, ama anlamları olmayan bir hayvandan farksız bir canlının eşref-i mahluk olmasının anlamı da yoktur. Bazı filozofların insanı düşünen hayvan,(Aristo) konuşan hayvan, (Descartes) toplumsal hayvan(Platon), şüpheci hayvan(Septikler), sistematik hayvandır (Hegel), şeklinde benzetmeleri ve tanımlamaları da, insanı şirazesinden koparma gayretlerinin bir sonucudur. Ya da kendilerini böyle görmekten başka bir şey değildir.
İsmet Özel; “öyle yoruldum ki, yoruldum dünyayı tanımaktan” derken, maddeyle aşırı derecede aşina olmaktan, manayı anlamakta insanın zorlandığına dikkatlerimizi çekmek ister. İnsanoğlu gerçekten de, dünyanın süsü püsü içinde yorgunluktan, yorgunluğun getirdiği susmaktan ötürü de kaybolup gitmektedir.
Shakespeare yerden göğe haklıdır; “insanları yorgun kılan hayat değil, taşıdığı maskelerdir,” diyerek. O maskeler insanın kendi özgül ağırlıklarına bir ağırlık daha katacağından bizi yoracaktır böylesi gri tonlu havalar. Sisli paslı bu ortamlar, insanların berrak dünyasını tozu dumana katmaya yeter de artar bile.
Şemsettin ÖZKAN
15.03.2025 KONYA
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com
4-suskunduvar.com