HAYATIN ANLAMINI BULMAK HAYATI ANLAMLANDIRMAKLA BAŞLAR

(Toplumsal İlişkiler 1441)

وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْاِنْسَ اِلَّا لِيَعْبُدُونِ
“Ve [onlara söyle:] görünmez varlıkları* ve insanları yalnızca [Beni tanımaları ve] Bana kulluk etmeleri için yarattım.<”  (Zariyat/56)

Victor Frankl’in; “hayatın anlamını bulmak, hayatı anlamlandırmakla başlar” sözü, insanın bu evrendeki anlam arayışını açıklar mahiyettedir.

            İnsan bu âleme başıboş bırakılmış, laf olsun, eğlensin, hoplasın, zıplasın diye gönderilmemiştir. Bir gönderiliş amacı, gayesi vardır.

            Zariyat suresi 56. ayeti Muhammed Esed’in Türkçeye çevrilen 3 ciltlik “Kuran Mesajı” adlı tefsirinde, yukarıdaki gibi meali verilmiş ve şu şekilde de izahı (tefsiri) yapılmıştır: 

 “ * Cinn (“görünmez varlıklar”) terimi ile ilgili genişçe bir tartışma için bkz. Ek III. Dilbilimcilerin çoğunluğu tarafından işaret edildiği -ve yukarıdaki ayet ile ilgili yorumunda Râzî tarafından da vurgulandığı- gibi, bu terim melekleri de kapsamaktadır, çünkü onlar da “insanın duyularından saklanmış” bulunan güçler veya varlıklardır.
 < O halde, bütün akıl sahibi varlıkların yaratılmasındaki temel amaç, onların Allah’ın varlığını tanımaları (ma‘rifet) ve bundan dolayı, kendi var oluşlarını bilinçli olarak O’nun iradesi ve planı ile uyumlu hale getirme isteği duymalarıdır. İşte bu iki aşamalı tanıma ve isteme (cognition and willingness) kavramlarıdır ki Kur’an’ın “kulluk” (‘ibâdet) olarak tanımladığı şeye derin anlamını verir. Bir sonraki ayetin de gösterdiği gibi, bu manevî çağrı, hiçbir şeye muhtaç olmayan ve sınırsız güç sahibi olan Yaratıcı’nın herhangi bir farazî “ihtiyac”ından doğmuş değildir; tersine, her şeyi kuşatan ilahî iradeye bilinçli olarak kendini teslim etmek suretiyle bu iradeyi kavramayı ve böylece bizâtihî Allah’a daha yakın olmayı ümid eden kulun ruhî gelişmesinin bir aracı olarak öngörülmüştür.”

           Nietzsche; “hayat insana bağışlanmış değil, ödünç verilmiştir” derken, Kur’an’da geçen Mülk suresi 2. ayetine vurgu yapar gibidir:

“Allah hanginizin daha güzel şeyler yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır. Sizler doğum, ölüm ve dünya hayatı için değişik yorumlar yapabilirsiniz. Bunların hiçbir kıymeti yoktur. Biz insanı denemek için dünya hayatı verdik. Bakalım yaratılan varlıklar olarak, yaratıcıları olan Allah’a inanacaklar mı? Gönderilen yasalara uyacaklar mı? Yoksa keyiflerine göre yasalar uydurup, Allah’ın yasalarına karşı mı çıkacaklar? Bilseler! İnsana verdiğimiz ömrün yanında dünya hayatı bir hiçtir. Çok kısadır. Yaratıldıkları andan itibaren dünyaya geliş süreçleri, dünya sonundaki ahiret hayatları çok uzundur. İnsan kısacık dünya hayatını keyfine göre yaşamak için ahiret hayatını kaybeder. Hâlbuki insana düşünmesi için akıl verdik. Yol göstermesi için elçiler seçtik. Elçilerle vahiy gönderdik. Ama insan şımardı, azdı. Resullerimizi, ayetlerimizi yalanladı. Kısa bir hayat için kendini bir şey zannetti! Etrafına bakmıyor mu? Dünya hayatını yaşayanlar ölüp gidiyor. Sonra ahiret hayatları başlıyor. Dünya insan için gelip geçici bir misafirliktir. İnsanın asıl hayatı ahiret hayatıdır.”  

Şemsettin ÖZKAN

06.06.2024 GÜZELYALI

KAYNAKLAR

1-kuran.diyanet.gov.tr

2-kuranmeali.com

3-pixabay.com

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.